AZ VE ÖZ
ALLAH'A İBADET ET, RAHAT ET  
  ANA SAYFA
  BAYANLAR İÇİN NAMAZ
  BİLGİ YARIŞMASI
  DİNİ KONULAR VE YAZILAR
  ERMENİLERİN SOYKIRIM YALANI
  ESMAÜL HÜSNA
  FOTO GALERİ-------- YENİ
  GAZİANTEP TARİHİ
  HAC VE UMRE----------yeni
  İLLER ARASI MESAFE
  İL İL TÜRKİYE
  İŞ İLANLARI
  KLİPLER----------yeni
  T V İ Z L E ----------(yeni)
  NAMAZ (VİDEO)--------YENİ
  KAMERA ŞAKALARI-------yeni
  ONLİNE KUR'AN DİNLE
  OYUNLAR
  Y E M E K T A R İ F İ-----------yeni
  KUR'AN ÖĞRENİYORUM
  SORULARLA İSLAM
  PEYGAMBERLER TARİHİ
  PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN
  ŞİİRLER
  => NUH KORKMAZ
  => İMRAN KILIÇ
  RÜYA TABİRİ
  UYDUDAN DÜNYA GÖRÜNTÜSÜ
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
NUH KORKMAZ

 
 
 
 
                            MEDİNE’DE NİYAZ
              (BİR HACININ YAKARIŞI)
 
Bir gün Harem de oturmuş dua ediyordum.
Yanık bir ses, içten yalvarıyordu, mahvoldum.
 
Ey Nebiyi Zişan, ne olur, halimize bak!
Bizi kurtaracak merhem, yalnız sendedir Hak.
 
Yıllarca pak – i haremine gelmek istedim.
Engeller çıktı karşıma sana gelemedim.
 
Burnumda tüttü Amberin, Uhut’un, Haremin,
Hicranım bitti, vuslatım oldu makberin.
 
Ya sen, gelmeseydin, imdadıma ey Nebi,
Yanıp kavrulacaktım, billahi olmuştum Nabi.
 
Sana geldim ey Nebi, ne olur kurtar bizi,
Halimiz çok perişan, yaktık birbirimizi.
 
Kâbe’ne gidip yalvaracağım kapısında,
Niyaz edip duracağım, Kâbe kapısında,
 
Âlemi İslam perişan, yâd ellere kaldı,
Halimiz bundan böyle, artık Rabbime kaldı.
 
  ŞAİRİ, PEYGAMBERİM NASIL TARİF EDER,
   BEN DE OLMAK İSTERİM, ÖYLE TARİFE DEĞER.


                                                                                  
        Nuh KORKMAZ         
        ŞEHİTKÂMİL MÜFTÜSÜ

Şair olduğumu iddia edemem. Gerçek şairlere yürekten saygı duyarım. Yazmış olduğum bu şiirler dışa yansıyan içimdeki duygularımdır. 1977-1985 yılları arasında bulunduğum, Medine’i Münevvere ’de yaşayan –ikinci Akif olarak bilinen – Üstat, Ali Ulvi KURUCU[1] hocama Medine ‘de öğrenci iken yazdığım bu şiirlerimi, bazen Mescidi Nebevi ’de, bazen -müdürü olduğu- mescidin kıblesindeki Arif Hikmet Kütüphanesine [2] gider ve okurdum. Bana : “Nuh eğer çalışırsan sen büyük şair olursun.” derdi Hey hat.
1985 yılına kadar yazmış olduğum şiirlerime bir müddet ara verdim. Öğrenci olduğum yıllarda (Mekke) ecdat yadigârı Ecyad Kalesi’nin dibinde bazen oturur, derslerime çalışır ve duygularımı dile getirirdim. 2003 yılında hac görevlisi olarak Mekke’ye gittiğimde, Osmanlı yadigârı Ecyad Kalesi’nin, Hz. Ali’nin doğduğu evin ve birçok tarihi eserin yok edilişi ruhumda büyük bir iz bıraktı. Bunun üzerine 2003 yılında A.B.D.’nin Bağdat’ı işgali sırasında, Bağdat’taki Ebu Hanife’nin, Geylani’nin Hz. Hüseyin’in ve Fuzuli’nin Metfun olduğu yerlerin bombalanması duygularımı yeniden harekete geçirdi. Bu kitapçıktaki yazmış olduğum şiirlerimden bir bölümü olan, Efendimizle ilgili olan şiirleri kutlu doğuma armağan olması dilek ve temennisi ile kaleme aldım.Gayret bizden yardım Allah’tan(c.c)dır.
           
 
 
                                           İzindeyiz....
 
Hikmet dolu, yüce kitap
Sende gizli, nice hitap,
Her bir âyet, bize hitap
Biz Kuran’ın izindeyiz.
 
Ahkâmında yoktur şüphe,
İnanmayan alır cephe,
Kalbimizde olmaz şüphe,
 Biz Kuran’ın izindeyiz.
 
Peygambere gelen emir
Tebligatı söylemektir.
İnanmayan olur kâfir,
Biz Kuran’ın izindeyiz.
 
Cefa, çile, gelir dile
Yolundaki çeker çile,
Karşımızda bin bir hile
Biz Kuran’ın izindeyiz.
 
Hitaplarda emir dolu,
Yapmayanlar olur deli,
Her bir âyet, hikmet dolu
Biz Kuran’ın izindeyiz.
 
 
 
 
 
 
 
 
                                 EY NEBİ
 
Gecelerim firkat oldu ey Nebi,
Çaresiz dertlere düştüm kurtar beni,
Sen uzatmazsan ol mübarek eli,
Bizlerin hali ne olur ey Nebi.
 
Kurtarıcı sözlerin dillerde gezer,
Mahşerde nebiler bile seni gezer,
Diller lal oldu, gönüller hep harap,
Kurtar bizi ey Nebi insanlık seni gezer.
 
 
                                     EFENDİM – I
 
Ey şahı Rasul, hayran sana gökte felekler
Haktan bize bi’seti enbiyasın efendim.
Melekler bile aşıkın senin, arşu alâda.
Haktan bize, lütfu ilahisin efendim.
 
Arşta felekler, denizde semekler,
Yerde ve gökte bütün insü melekler
Sen rasulu sekaleynsin efendim.
Hak ‘tan bize, mürsel nebisin efendim.
 
Nebiler tebşir etti, seni gelmeden,
Veliler aşkın ilan etti, seni görmeden,
Asırlar eskidi, gitti, bütün melikler,
Kelamıyla eskimeyen, Rasulsün efendim.
 
Her sözünü senin, ilaç gibi alanlar,
Her derdine sen de, derman bulanlar,
Senin aşkın ile, bağrı yanık olanlar,
Sana ciran, sana habib, olur efendim.
 
Naçar kalmış beşere, sen dermansın efendim,
Sonsuzluk diyarının, fermanısın efendim,
Gönüller ikliminin, baharısın efendim,
Ăşıklara hayat veren, rahmetsin efendim.
 
                            Sana açılan güller, solmaz efendim.
      Senin yolunda olan, yanmaz efendim,
      Derdime çare ol ki, gülem efendim,
      Sensizlik bana, hicran olur efendim.
 
      Sensiz iklimler, viran oldu efendim,
      Diyar-ı İslam, harap oldu efendim,
      Gönüller seni, arar oldu efendim,
      Kutlu doğum, çaremiz oldu efendim.
 
 
 
 
 
 
 
YA RASÜLALLAH
 
Ümidim hep tecelliler, istemektir cemalinden,
Şimdi ise, firaka mübtelayım ya Rasulallah.
 
Her zerrem isyanla dolu gedayım ya Rasulallah,
Çaresiz bekleyen bahtı, karayım ya Rasulallah.
 
Hasretle yaktın beni, ey gönüller sultanı,
Giryana giriftar oldum, mücrimim ya Rasulallah.
 
Hicrana uğradım firakınla, cüdayım ey Nebi,
Vuslatınla dolu derdi, şekvayım ya Rasulalah.
 
Her derdime ben, derman arıyorum senden,
Muhtacım şefaatine, sen i’ta eyle ya Rasulalah.
 
Aşkınla divane oldum, yanarım ya Rasulallah.
Bülbülün feryadını, ben sezayım ya Rasulallah.
 
Başka kapı bilmem geldim cürmümle ya Rasulallah,
Kovma bab-ı rahmetinden, ne olur ya Rasulallah.
 
Levlake sırrına sen, mazhar oldun ey yüce kişi,
Seni ben övmedim, seni övenin yoktur eşi.
 
 
 
EFENDİM –II
            Amadedir sana, bütün kevni mekan,
Aşkına pervanedir, âlem efendim.
 
Günde beş vakit ezan , yâd eder seni,
Kurtuluşa felah, sendedir efendim.
 
Günahkara şefaat, ümidi sensin,
Çaresizlere ferman, sende efendim.
 
Zulmetleri yıkıp, nur efşan eyledin,
Âleme rahmet, ruhlara nur efendim.
 
Kırmadın gönlü sen, hayatın boyunca,
Şefkatte öncüydün, rahmetli efendim.
 
Gönüller susuz kaldı, çölde dermansız,
Ufuklar karanlık, ümitsiz efendim.
 
Kararsız gönlümü, avare eyledim,
Sevgisiz ve sensiz, bırakma efendim.
 
Doğduğun yerde beşer, zevkine daldı,
Sensizlikten yurdum, perişan efendim.
 
Hazana uğradı tek, âlemi İslam
Sensiz gönüller hep, yad oldu efendim.
 
BULUŞTU DÜNYA
 
Uruç ettin sen, cemâli pakine,
Müştak idi âlem senin haline,
 
Semavatta gezip, gördün tabakat,
Getirdin bize, ebedi hakikat.
 
Nebilere selam verdin, sadakat,
Kurtuluşa necât oldun hakikat.
 
Ümmete verdin, müstakim bir sırat,
Miraç gibi bize kıldın salavat.
 
Beş vakit namazı eyledin miraç,
Gönülden gönüle sen, oldun ser taç.
 
Yerden müntehaya, vasıl eyledin,
Yedi kat semaya, selam söyledin,
 
Sonra dönüp arza, kadem eyledin,
Ümmetine arz da, miraç söyledin.
 
Sakın bunları sen, zannetme rü’ya
Habible mahbubu, buluştu dünya.
 
 
          Niyaz....
 
Yetişseydim âh, ne olurdu ben, o devri âlaya,
Bir anı vasıl ederdi, beni cenneti âlaya.
 
Nazar eyle, şu mukaddes,kubbe-i hadraya,
Ruhun yükselip, çıkar, ol firdevs-i âlaya
 
Erbab-ı aşk, ravzanda eder, mevlaya niyaz,
Ruhuma aç, bir kapı ki, öyle edeyim niyaz...
 
 
 
                                    
                                        RASULLERİN İNCİSİ
 
İnsanları görürsün muhteliftir yolları,
Meşgul olma bu böyle, sorma sapık yolları.
 
Cemiyetin ahengi, kokmuş birer semendir,
Bozma sakın kalbini, sorma niçin böyledir.
 
Zaman ahir zamandır, kat etmektir mesafe,
Tabi olup yürümek, tek bir çare Resule.
 
İhtilaflı yollarla yorma sakın kalbini,
Yolu çizmiş Nebiler, son Peygamber Resule
 
Derdimizin ilacı, Muhammed Mustafa dır,
Velilerin yolları, ona olan bağdadır.
 
Mihengimiz ölçümüz, Resullerin incisi,
Değişmeyen kanundur, ondaki söz dizisi.
 
 
 
 
 
SENDE GİZLİDİR
07.04.2003 Akdağmadeni                            
                       S.24.00
 
                        Hakkı bilmek için, sor ehli irfana,
                        Çünkü onda hakkın, esrarı gizlidir.
 
                        Hor bakma fakire, sen gönül kırarsın,
                        Rabbimin esması O, Rahman gizlidir.
 
                        Cihan içinde cihan, sende gizlidir,
                        Âlemin özü insan, O’nda gizlidir.
 
 
                        Seyredip gezsen de yerde ve gökte,
                        Zahir ve batında, hep o gizlidir.
 
                        Sarayda olsan da, unutma onu,
                        Zindan da sarayda, rabbim gizlidir.
 
 
                        Gönül sende hep derde, derman aradım,
                        Umman içinde âlem, sende gizlidir.
 
                        Cihanı dolaşıp ta görmezsen eğer,
                        Âlem içinde âlem, sende gizlidir.
 
                                                   GÖNÜL KABESİ
                                                        27 NİSAN 2003
                                                        Pazar A.Madeni
                    Ariflerin duhulü, Babüsselamın,
                    Aşıklara beytin, kıblegahındır.
 
                    Merve ile Safa, hicaz namındır,
                    Gönül bahçesinde,Kabe sarayındır.
 
                    Mekke ile Medine,gönül sarayım,
                    Hüccacın kalbi, Kabe gahındır.
 
                    Aşıkların yurdu,yar hanesidir,
                    Gönüllerin mahbubu, tek Kabe’sidir.
 
                    Susuz kalsam çölde, sana dönerim,
                    Aşkın ile yanıp,sende sönerim.
 
                    Rabbini bilmeyen,anlamaz meğer,
                    Özünde olmayan, kavramaz değer.
 
                    Hasta gönül, ulaşırsa Kabe’ne,
                    Ruhum hoşnut, vasıl olur, mabede.
 
                    Gönül Kabe’sini , kurmayan tenden,
                    Seni sevmeyenler, uzaktır senden.
 
                    Bin hac etse de safası çoksa,
                    Gönül ateşinde, safası yoksa.
 
                    Dolaşıp dursa, Kabe’de Safa’da,
                    Gönlünde o mabet,yoksa cefa da.
 
                    Haccı Ekber’in, olsa da eğer,
                    Gönül kabesinde olmazsa değer.
 
                                    KÂBE
                                   Kabe İbrahim’in güzel yapısı,
                    Kalbinde yatıyor, ilahi tapısı.
 
                    Kırma insanları, naziktir yapısı,
                    Beden de taşıyor, Kabe kapısı.
 
                    Kalbine takmıştır,ilahi bir tacı,
                    Kırma insan kalbini, sakın ha hacı.
 
                    Makbul bir hacı olmak istersen,
                    Gönül sarayını kırma gel hacı.
 
                    Gönül kabesine, dikersen tacı,
                    Sen de olursun, elbette hacı.
 
 
                                          BULUR BAHANE
                                                                       03.04.2003 S.23:30
Akdağmadeni
                                   Arşu âladan sen feyiz istersen,
                                   Yevmü gufranda, af etsin isterim.
 
                                   Hayrette kaldı,şu naciz bedenim,
                                   Gökten inen nurla,kurtuldu tenim.
 
                                   Canlara can oldu,gönüllere yâr,
                                   İlâhi müjdeyle,var oldu tenim.
           
                                   Yandı şu vücudum,kavruldu derim,
                                   Tükenen şu cismin ,çaresi benim.
 
                                   Dinmedi gönlümde ki yare benim,
                                   Göz yaşlarım aktı,yandı o tenim.
 
                                   Aşk yoluna düşeli,şu benim tenim,
                                   Yandı ciğerim,kül oldu bedenim.
 
                                   İlahi aşka sen,dalmak istersen,
                                   Bedendeki ene yi,yırtsın tenin.
 
                                   Yarin diliyle sen,kelam eylersen,
                                   Cümle ahbap bulur,sana bahane.
 
                                   Eşyada ahade, ispat istersen,
                                   Cümle alem sana,olur şahane.
           
                                   Cihana sen, gönül vasıl olmazsan,
                                   Vuslat sarayına ,cihan bahane.
 
                                   Kesretten vahdeti, bulmak istersen,
                                   Sarayda oturan,bulur bahane.
 
                                                       BÜLBÜL…..
         Her şeyin bir bülbülü vardı, o öterdi dalında.
Şakırdı sesiyle onun, güzel namesi vardı.
Kainatın bülbülü, başka bir nameydi dalında.
O’nun ismi dillerde gezer, gönüllerde hep yardı.
 
O sırlar âleminden geldi, esrarı getirdi bize,
Cezirenin hatibiydi, insanlığı getirdi dize,
Ahlakıyla rehber oldu, ölümüyle ders verdi bize
 İnsanlık ona muhtaç, asırlar eskise, geçse bile.
 
Bülbüllerin zakiri, inlerdi nameleriyle,
Sen bülbüllerin başı, insanlığın tacıydın.
Âlemin namesi, bir bülbülü zi şanıydın.
Hak’tan bize verilmiş, Resullerin başıydın.
 
Nefislere mürebbi, ruhların sultanıydın,
Kalplerin sevgilisi, akılların başıydın,
Mahlukatın özünde, âlemin nakışıydın,
Bülbüllerin içinde ebedi öten başıydın.
 
                                              
 
                                                       HZ.MUHAMMED (S.A.V)
 
Hazreti Muhammed emmiyor soldan,
Daha bir çocuk vardı, zira ondan,
Hakkına razı oldu, henüz çocukken,
İslam da ki müsavat, işte bundan.
 
Henüz çocukken, yardılar sadrı,
Kalbine ilham, işte o andı,
Günaha meyyal, lümmei aldı,
Dünyada bir beşer, işte o andı.
 
Halime’ yi sardı, hayretler burada,
Dikkatler toplandı, nazarlar onda,
Çocukken belirdi, nübüvvet bunda,
Cezireyi yaktı, nuruyla orda.
 
Tarihler yazmadı, bir beşer böyle,
Kayserler, Kisralar, yıkıldı öyle,
İlahi kitabı, getirdi böyle,
İslam’ı anlattı, yılmadan öyle.
 
 
MUKADDES YER
M.21.12.1977
H.11 MUHARREM 1398
 
Muharrem ayındayız,
Kâbe’nin yanındayız,
Hep beraber burada,
Beytulluh’tayız.
 
Mukaddes bir yerdeyiz,
Allah’ın evindeyiz,
                                               Müminlerin kalbinde,
                                               Olan yerdeyiz.
 
Çile çektik orada,
Rahmet bulduk burada,
Hem burada, hem orada,
Kabe’nin yanındayız.
 
Evkat’ı hamse de,
Dünya da her yerde,
Müslüman’ın kalbinde,
Beytullah’tayız.
 
Gece gündüz,her yerde,
Allah’ın ismi dilde,
Gönlümüzde her yerde,
Olan yerdeyiz.
 
Dünyanın ortasında,
Safa ile Merve’nin,
İsmail’in kuyusu,
Zemzem’in yanındayız.
 
Dağların arasında,
Camiatül İslam da,
Arafat’ın bağrında,
Mina’nın yanındayız.
 
 
 
KABEDE NİYAZ
                                                                       1978 (28 M.1398)        
                                                                                  MEKKE
Günden güne günah,doluyor tende,
Bir gün taşınmaz,hale gelir beden de,
Ümitsiz değilim,zira bu yerde,
Rahmetin geniştir,çünkü Kabe’de.
 
Ümitsiz dünyada ümit ver bana,
Ta ki yıkılıp gitmeyeyim bura da,
Gönlüm kaldı,viran oldum bu yerde,
 Rahmetin tecelli eyler Kabe de.
 
Yaralı bir kalp vardır bedende,
Günahlar silinmez oldu,tende,
İşlediğim günah doldu bedende,
Kabe’deyim zira,kurtar bu yerde.
 
Şu cisme bakıp, beni anmayın,
Dünya da elemi,bir bir arayın,
Günahkardır sakın,böyle sanmayın,
Lezzetin içinde,elem arayın.
 
Mazi de kalanlar,kaldı o yerde,
Efkarımı sardı,yüce bir yerde,
İçim dolu,elem oldu şu yerde,
Kabe’deyim beni, kurtar bu yerde.
 
 
                  KAN AĞLIYOR
 
Yine baktım,şarkın haline,
Analar,bacılar kan ağlıyor.
Yer yer yıkılmış her taraf
Filistin,Irak kan ağlıyor.
 
İslam ülkeleri yatmış uykuya,
Uyandıracak bahadırı arıyor.
Çocuklar yetim kalmış,
Ülke top yekun,kan ağlıyor.
 
Kâfir sinsice, plan arıyor,
Ülkeler yıkılmış o,bahane arıyor.
Bir kilit uydurmuş demokrasi adına,
Diyarı İslam susmuş,Irak ağlıyor.
 
Bir baba gizlenmiş,çocuk bağrında,
Bir ana feryat eder,yavru kucağında.
Yıkılmış hanüman,dede ocağında,
Feryat figan sarmış,ana ocağında.
 
Hazin manzarayla,doldu bu kalbim,
Kurtaracak elçiyi,gönder Allahım.
Şu gözlerim solmadan,görsün Allahım,
Çaresize Ferman,sende Allahım.
 
 Çaresiz ve bitkin,el açtım sana,
Feryadıma sessiz kaldı geceler,
Uykudan uyandır kurtar Allahım,
Çaresize ferman,sende Allahım. 
 
 
 
 
EY ŞEHRİ RAMAZAN
                            04.05.2004
Yine gel,ey mübarek şehri ramazan,
Mağribde,meşrikte,seni bekleyenler var.
Medine’den insanlığa doğan güneş gibi gel.
Mekke’den dünyaya duyulan ikra gibi gel.
 
Minareler,şerefeler seninle ulvileşir
Kullar mabuduna bu ayda ulaşır,
Kalpler,gönüller,diller Kuran’la uzlaşır.
Mekke’den,Medine’den gelir gibi gel.
 
Dudaklarımız sana, yalvarır her gece
Avuçlarımız açılır,diller yakarır sana
Nimetin tadı anlaşılır,açlıkla her gece.
Ramazan iftarıyla Medine’de olur gibi gel.
 
Besmeleyle başlar,şükürle biter yemekler
Öyle bir hoş,hal alır ki nimetler
Ezanı bekler,onunla başlar yemekler
Mekke’de,Medine’de olur gibi gel.
 
Uzun olan teravihler,gece kalkışlar
Tekrar tekrar, huzura varışlar
Tekbirler,rükular,secdeler yerle bir oluşlar
Mekke’den,Medine’den gelir gibi gel.
 
 
 
 
 
 
Öyle bir ayki ramazan,cihadı ekber var içinde
Ruhun habibine,vuslatı var içinde,
Sahurla uyanıp sabaha kalkış var içinde,
Mekke’den,Medine’den gelir gibi ol içimizde.
 
Milyonlarca insan kalkar,bir emirle sahura
Tatlı uykular feda olur,o emirle sabaha
Gökkubbe kapıları açılır,geceleri ruha
Mekke’den,Medine’den gelir gibi ol içimizde.
 
                          
                   ÇAĞIRDILAR ÖZÜNDEN
 
 
Yunus’um çağırdı, gönül telinden,
Mevana seslendi,Konya ilinden,
Hacı Bektaş’ı Veli, Kırşehir’den
Hepsi bir haykırdı, gönül dilinden.
 
Şaban-ı Veli de Kastamonu’dan
Murad-ı Veli ise Çankırı’dan,
Hacı Bayram Veli de, Ankara’dan
                        Hepsi bir haykırdı, gönül bağından.
 
Söylediler sözü, cihan gölünden,
Gönülleri bağladılar, özünden,
Asılarca ağladılar, sözünden,
Hepsi bizi, çağırdılar, özünden.
 
Yaratana bağladılar, özünü,
Hiç kimseden çekmediler, sözünü,
Sözleriyle, yaşadılar özünü,
Hepsi birden çağırdılar, sözünü
 
18/5/2003
 
 
EY CANIM!
Âdabı edeple otur,makamı Mustafa’da,
Ashabı Suffa culüs eyledi bu makamda,
Saf saf olup girdiler,babusselamdan,
Ahzı edep alıp, gittiler Mustafa’dan.
 
Gönüllerin mahbubu,akılların nurusun,
Âleme getirdiğin nurun,sırlı nakışısın,
Seni sevmek enisi candır.ey canım,
Gönüllerin fatihi,kalplerin habibisin.
                           
                                  BAYRAĞIM
 
Göklerde dalgalan,ay yıldızlı,kırmızı gül.
Seninle doğdum,seninle öleceğim bir gün.
Hürriyetin simgesi,vatanımın yıldızı,
Sen,dalgalandıkça ben yaşayacağım,ey gül!
 
                        Hürriyetim olmaz sensiz,kanımın rengi gül,
Evim çadır olsa,başımda dalgalan her gün.
Bayraksız vatan olmaz,ülkemden inme ey gül
Zindan olur bu vatan sensiz,ay yıldızlı gül.
 
Cumalar kılınmaz,bayram olunmaz sensiz,
Minareler susmaz,sen durdukça kırmızı gül
Vatan kurulmaz,ne yar,ne yer,bulunmaz sensiz
Dalgalan ülkemde,hürriyetim sensin ey gül.
 
Savaşta elimde,işaretimsin benim sen,
Ülkemin namusu,vatanımın gülüsün sen,
Şehidin tabutunda,sarılı kanısın sen,
Bayramda,düğünde,asılı bayrağımsın sen.
                                                                            26.11.2004                                      
                                                                                 Cuma
SENDE GİZLİDİR
 
Hakkı bilmek için, sor ehli irfana,
Çünkü onda hakkın, esrarı gizlidir.
 
Hor bakma sen fakire,gönül kırarsın,
Rabbimin esması o, rahman gizlidir.
 
Cihan içinde cihan, sende gizlidir,
Âlemin özü insan, o’nda gizlidir.
 
Seyredip gezsen de, yerde ve gökte,
Zâhir ve batında, hep o gizlidir.
 
Sarayda olsan da, unutma onu,
Zindan da sarayda, rabbim gizlidir.
 
Gönül sende hep, derde, derman aradım,
Umman içinde âlem, sende gizlidir.
 
Cihanı dolaşıp ta, görmezsen eğer,
Âlem içinde âlem, sende gizlidir .
                                               7/4/2003
 
 
 
 
NEFSİN ELİNE
 
Yusuf gibi düşsen, Kenan iline,
Bazen kuyu, bazen kervan eline,
Sultan olur, elbet Mısır iline,
Sabredersen nefsin, sen kör eline.
 
                                               HZ. MUHAMMED (S.A.V.)
 
O’na bir kıta yetmez ki, edeyim medih,
O’nu ancak ebediyetler, eder medih.
 
                 KUR’AN
 
Beşerin derdine derman, olacak ferman,
Yoksa bu hayat zindan olacak her an.
CAMİİ
 
Secde için açılan yüce kapı,
Kulluk için bize, ne güzel yapı,
Beşerin girdiği en büyük yapı,
Allah için yapılan en kutsi yapı.
 
 
 
 
ÜLKEMİ EZANSIZ BIRAKMA RABBİM
 
Camilerden yükselen,bu ezanlar
            Kaplar âfakı,gür sesli nidalar
            Uykudan kaldırır,yanık sedalar,
            Ezanla uyanıp ,sabaha başlar.
 
            İhtiyar ninemin,saat mizanı,
            Vaktini bildirir,onun ezanı,
            Kılar namazını,eder niyazı,
            Rabbine yalvarır,sabah ezanı.
 
            Ezan ile başlar,bütün kâinat,
            Secdeye kapanır,cümle mahlukat,
            Fecri sadık ile,dolar mevcudat,
            Rabbine yalvarır,sabah ezanı.
 
Minarelerden çağrılan,yüce ses,
Gönlümde iz bırakan,Kutsi nefes,
            Camilerin süsü,ülkemin sesi,
Rabbimin lutfu,ey!Manalı nefes.
 
Secde için açılan,yüce kapı,
Kulluk için bize,ne güzel yapı,
Huzurun olduğu,O büyük kapı,
Allah için yapılan,kutsi yapı
 
 
 
 
 
 
Ona varmak için,açılan o eller,
Onda toplanır,tekbir getiren diller,
Orada açılır,eller ve gönüller,
Allah’a yalvarır,topyekün hep diller.
 
Ezansız iklimde,artar efkârım,
Camiyle minare,bayraktır yarim,
Bütünü mahlukata,secde diyarım,
Ülkemi ezansız,bırakma Rabbim.
08.04.2004
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 ALLAH VAR
 
Gök yüzünde martılar
Yerdeki güverteler,
Hepsi kendi dilinden,
Allah’ı zikrederler.
 
Ufak ufak dağlar var,
Bazı yerde bağlar var,
Hepsinde bir ahenk var,
Söyleşirler, Allah var.
 
Medine’de ravza var,
Kalbimizde sevgi var,
Uhud’un göbeğinde,
Yetmiş tane ashab var.
 
Ağladım ben burada,
Gülemedim orada,
Ayrı düştüm Rasulden,
Hem burada, hem orada.
                                6/12/1977
                           Cidde Yoculuğu
 
 
 
 
NİŞANLAR GÖRDÜM
 
Gezdim dünyaları,gördüm yüzleri,
Yaratmış insanı,hep elvan elvan,
Dilleri ayrı,simalar gayri,
Hepsinde tevhide,nişanlar gördüm.
 
Yaratan yaratmış,çeşit yüzleri,
Gözleri,saçları,yüzleri gayri,
Parmak izlerinde,sikkesi ayrı,
Hepsinde tevhide,mühürler gördüm.
 
Bir ana,babadan gelmişiz bizler,
Ădemden bu yana,farklı gelişler,
Koca âlemi,saklayan bizler,
Hepsinde tevhide,nişanlar gördüm.
 
İnsanı âleme,zübde eyleyen,
Yokluktan çıkarıp,varlık eyleyen.
Bir çiğnem etten,insan eyleyen,
Hepsinde tevhide,sikkeler gördüm.
 
 
 
 
 
 
KORU ALLAH’IM
 
Günahım için, kapına geldim,
Boş çevirme beni,ne olur Allah’ım,
Senin lütfuna her an muhtacım,
Beni bu dünya da,koru Allah’ım.
 
Derdim çoktur,durmaz ağlarım,
Gaffar isminden,medet ararım,
Günahlarım haddi aştı,ona ağlarım,
Beni kurtaracak derman ararım.
 
Hayattan bize,çizgiler kaldı,
İçimde tüten meşale yandı,
Geçti bir ömür, geride kaldı,
Derman bitti,çarem sende kaldı.
 
 
08.02.1978
30.02.1378 MEKKE
 
 
 
 
 
           
                                       
DİNMİYOR ARTIK
 
Duyduğum endişe, korku değildir,
Benim kalbim, hicran ile doludur,
İnadım Allah’a, riya değildir,
Gönlüm hicret firakıyla doludur.
 
İçim dolu, göz yaşlarım akmıyor,
Derdim çoktur,kimse bana bakmıyor,
Göz yaşlarım niçin, benim akmıyor,
İnanmış insanlar, neden bakmıyor.
 
Çığlık feryat, bana acı geliyor,
Gençliğimiz derde çare arıyor,
İsyanları kalbimizi deliyor.
Kurtaracak bir merhemi arıyor.
 
Düştüğü burhandan,çıkmıyor artık,
Ruhumdaki ızdırap, dinmiyor artık,
Kalbimdeki yara, inliyor artık,
Feryadı derindir, dinmiyor artık.
 
Hasat mevsimi kışta, elbet değildir,
Baharımız hoş ama dolu değildir,
Balçıktaki filiz de, kuru değildir,
Ümit bağı banim, ölü de değildir.
20/02/1976
 
 
 
 
                                            AKİF
                  
                        Çaresiz dertlere O derman yazdı,
                        Kur’an-a bakıp ilhamlı yazdı.
 
 
 
 
 
                                              
 
ZAMAN
           
Lakaytlık devri, değildir zaman,
Hissizliğe özür bulmaktır zaman,
Bin derdini dinin anmaktır zaman,
Fedakarlık devri olmaktır zaman.
 
 
 
 
 
 
 KABEDE NİYAZ
                                                          
Günden güne günah,doluyor tende,
Bir gün taşınmaz,hale gelir beden de,
Ümitsiz değilim,zira bu yerde,
Rahmetin geniştir,çünkü Kabe’de.
 
Ümitsiz dünyada ümit ver bana,
Ta ki yıkılıp gitmeyeyim bura da,
Gönlüm kaldı,viran oldum bu yerde,
 Rahmetin tecelli eyler Kabe de.
 
Yaralı bir kalp vardır bedende,
Günahlar silinmez oldu,tende,
İşlediğim günah doldu bedende,
Kabe’deyim zira,kurtar bu yerde.
 
Şu cisme bakıp, beni anmayın,
Dünya da elemi,bir bir arayın,
Günahkardır sakın,böyle sanmayın,
Lezzetin içinde,elem arayın.
 
Mazi de kalanlar,kaldı o yerde,
Efkarımı sardı,yüce bir yerde,
İçim dolu,elem oldu şu yerde,
Kabe’deyim beni, kurtar bu yerde.
1978 (28 M.1398)        MEKKE
 
    BAYRAM SABAHI
                                   15.06.2003
                                                                                             
            Bayram alayları kurulurdu mazide,
            Geride hatıralar kaldı,geçmişten bir bize,
            Şad olur gönüller onları yad etmekle,
            Bayramlar başka olur bizim ülkemizde.
 
            Bayramdır neşeleri topluma getiren,
            Göz yaşlarını kurutup,sevinçler bitiren,
            Ümitsiz kullara hep ümit getiren,
            Kış da bahar bize,bayram getiren.
 
            Bayramlar ufkuma benim yüceler açtı,
            Çocuklar neşe içinde,sokağa kaçtı,
            Sevinçle gelip,etrafa kardeşlik saçtı,
            Küsler birbirine sarılıp bayramlaştı.
 
            Bahar gibi neşelenir bütün sokaklar,
            Canlanır fakir haneler güler çocuklar,
            Yüzlere tebessüm dolar,genç ve ihtiyar,
            Her tarafta bir ahenk,bayram sabahı.
 
            Cüzdanlar bir bir açılır bayram sabahı,
            Meftuh olur gönüller,hep bayram sabahı,
            Analar bacılar kalkar,sabah namazı,
            Evlere neşe dolar,hep bayram sabahı.
 
       
                  
Bayramlar fakire ilaç gibi gelir,
                        Gönüllere surur bayramla verilir,
                        Evlere bayram,sokağa bayram gelir,
                        Cümle alem neşe dolar bayram sabahı.
 
                        Bayramda sevinir kabirde,ölüler beli
                        Nineler,dedeler mutlu olur bayram ile,
                        Anneler,babalar bekler,çocuklar bir gele,
                        Bayramlar başka olur bizim ülkemizde.
 
                        Kandiller yanar camilerde,yıldızlar gibi,
                        Cemaat saf olur camide,gelir diz dize,
                        Eller açılır yaratana,mağfiret bize,
                        Bayramlar başka olur bizim ülkemizde.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
                           BİR İMTİHANDIR
 
Bu kitap hikmetle bezenmiş, esrarla gizlidir.
Bu âlemde idraktan uzak, manalar gizlidir.
           
                        Bir maksatla dizilmiş, sera ser bütün bu âlem,
                        Kimi ırgat, kimi, şahtır, hane yapar yarışır.
 
Kimi hazin, kimi bülbül sesi gibi konuşur,
Kimi sultan olmuş, kimi gedâ ile yarışır.
 
Bu âlem böyle gelmiş, ezelden beri perişan,
Kimi işçi, kimi hasta, gözü yaşlı yarışır.
 
Dünyayı böyle buldum, ben doğduğumdan vefasız,
Takdir edilmiş kısmetim, bir imtihandır yarışır.
 
Ana rahminde rızkım, ezelden tayin edilmiş,
Kadere kazaya nefsim, benim, durmaz karışır.
 
Kanatın yoksa senin, ne söylesen az olur.
Tevekkül eylersen, her şey bu âlemde saz olur.
 
Muradın ne ise, yönel dergahına Mevla’nın,
Mukadder olan kısmetin, elbet sana ulaşır.
                                                                       18/05/2003
 
 
 
ŞİİR İÇİN
                                  
Vezin,kafiye bilmezem,
İçimdeki bin bir hecem,
Kalbimdeki bin bir gecem,
Şiirdeki türlü hecem.
 
İçimdeki duygu bunlar,
Kalbimdeki sızı şunlar,
Ruhumdaki acı bunlar,
Şiirdeki türlü hecem.
 
Hor bakmayın sizler bana,
İçimdeki feryat burda,
Edebiyat yoktur bunda,
Ruhumdaki acı burda.
 
Dileğimdir sizden şunlar,
İnanmaktır bütün bunlar,
Kağıttaki işte şunlar,
Ruhumdaki acı bunlar.
17.02.1976
 
 
 
 
 
 
                            HÜZÜN YILIM  
                       
Hazan Mevsimine uğramış,
Bir ağaç gibi oldum.
Yaprağı Kurumuş,meyvesi solmuş,
Bir bahçe gibi oldum.
Ecdatla bağı kırılmış,
Köprüsü yıkılmış,
Bir han gibi oldum.
 
Hatıralar bir bir yok olup gitmiş,
Bir derbeder mirasyedi oldum.
 
Ecdadın mirasını talan etmişler,
Dağları taşları imar etmişler,
Madde uğruna her yeri harap etmişler,
Beyti Ali’yi göremez oldum,
Beyti Resul’u bilemez oldum.
 
Nerdesin ey şanlı ecdadım.
Nakşettiğin izler kayboldu gitti,
Ruhumda acı ızdırap bitti,
Allah için yaptığın izler gitti.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Mekke’de tarihe emanet ettiğin,
Senin izlerini göremez olduk.
Bir tarih şuuru bilmeyen nesle,
Tarih aşkını veremez olduk.
 
Gördüğüm yerleri göremez oldum,
Ecdat la bağımı kuramaz oldum,
Yıkılan Ecyadı göremez oldum,
Gönlüm harap oldu Ümmül Kur’a da.
 
Sildiler her yerden mührünü Sen’in,
Hem içte, hem dışta, Adüv dü senin,
Tarih mirasını yediler gitti,
Bir tarih devinin mirası bitti.
30.01.2003
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
RESİM
 
 
Benim cismim elbet, toprak olacak,
Sizlersiniz beni, Allah için anacak,
Ömrüm bitip tenler,toprak olacak,
Hayatım sessiz acep, kimler anacak
 
 
 
 
 
 
 
 
DALDIK
 
Yıkıldık Allah’ım ne kötü günlere kaldık,
Şu karanlık asırda, çaresizliğe daldık
 
 
 
 
 
 
 
 
Kalbden çıkan sözlerle,
Hüccac cûşa gelmişti.
Ağlayan gözlerle,
Hepsi aşka gelmişti,
Arafat’ta bu sene,
Başka bir âlem yaşadım.
 
Deryalara dalınmış,
Üstüne ihlâs katılmış,
Hitap eden kişiler,
Gönüllere sarılmış,
Arafat’ta bu sene
Başka bir âlem yaşadım
 
Arafat’ın bağrında,
Ağlatan sözlerle,
Pınar olup akan,
Çadırdaki gözlerle,
Arafat’ta bu sene
Başka bir âlem yaşadım.
 
2005 Hac/ Arafat
 
 
 
 
 
 
 
GÖÇMEN KUŞLAR
 
Göçmen kuşlar, yuvasına döndüler,
Mermiden,dumandan,yurtsuz kaldılar,
Yuvalar harap olmuş,geri döndüler,
Komşu ülkelere gelip, mezar oldular.
 
Bahara açılan gözleri söndü,
Çaresizlik içinde yuvaya döndü,
Yuvayı görmeden, hayatı söndü,
Hayatı noktalayıp mezara gömdü.
 
Ey utanmaz toni ! puşt! Şu kuşlara bakınız,
Yeri mezar ettiniz, havayı da yaktınız,
Arlanmadan,utanmadan,hem de kalktınız,
Şu dünyayı Iraklıya mezar yaptınız.
 
Dünya ayaklandı ,sağır oldunuz,
Demokrasi deyip,zulme daldınız,
İsa’ya inanmak bu mu sandınız,
Şu dünyayı Bağdatlıya mezar yaptınız.
 
“Tek dişi kalmış medeniyet”.
İşte tecelli etti, hustu cinayet,
Demokrasi yoluna bu mu medeniyet,
Petrol uğruna yaptınız cinayet.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Göz yaşlarım gir yan oldu,
Hastaneler çocuk doldu,
Analar feryat,figan oldu,
Yerler kanlı cesetle doldu.
 
Güllerimiz açmadan sonbahar oldu,
Uyandık ki ,her taraf kanla boyandı,
Dul ,yetim, aç,evsiz, etrafı sardı,
Dua etmek de sadece bizlere kaldı.
 
01.04.2003
29 MUHARREM 1424
 
 
 
 
 
 
 
ARAFAT’TA BU SENE
Arafat
 
Dualarla irşadla,
Ufkumu götürdüler,
Okunan ilahilerle,
Kasideyle Kur’an’la,
Arafat’ta bu sene,
Başka bir âlem yaşadım.
 
Kur’an ile fütuhat,
Duasıyla nasihat,
Hem akla,hem kalbe,
Hitap eden diller ile
Arafat’ta bu sene,
Başka bir âlem yaşadım.
 
Sesler ve sözler,
Samimiydi bu sene,
Gönülleri okşayan
Hitap eden sözlerle,
Arafat’ta bu sene,
Başka bir âlem yaşadım.
 
Kelimeler seçilmiş,
Gönüllere biçilmiş,
Hepsi birbirinden güzel,
İfadeler seçilmiş,
Arafat’ta bu sene,
Başka bir âlem yaşadım.
 
 
 
OLMAK GEREK
                                  
            Hakka aşık olmak için
            Hep dertleri silmek gerek
            Günahları atmak için
            Gözyaşları akmak gerek.
 
            Hubeyb gibi olmak için
            Hak uğrunda yanmak gerek,
            Çileleri silmek için,
            Yunus gibi olmak gerek.
 
            Bir günaha tövbe için,
            Bin gözyaşı akmak gerek,
            Tövbeleri yapmak için,
            Gözyaşları akmak gerek.
 
            Gece kalkıp namaz kılmak,
            Günahları bir bir saymak,
            Varıp Hakkın divanına,
            İsyanları silmek gerek.
 
            Müslümanım diyen için,
            Hakka uyup yapmak gerek,
            Davamızı yaymak için,
            Emirleri yapmak gerek.
                                                 20.03.1976
 
 
YOLUMUZ
 
İman, İslam, hep birden, yolumuzun özüdür,
iyilikler, ihsanlar, bu yolların özüdür.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
ŞAİR
 
Şairi, Peygamberim nasıl tarif eder,
Ben de olmak isterim, öyle tarife değer.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
FATİH
 
Peygamber methine, mahzar olan ey yüce kişi,
Seni ben övemem, seni övenin yoktur eşi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İFFET
 
 
 
İffet haya, çıktı gitti havaya,
Namus ar, kaldı bin bir belaya.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
                    DÜĞÜN
 
İslam da nikah ve düğün böyle miydi?
İnsanlar yıkar mıydı saadet yuvalarını?
Bunca israf, bunca debdebe bir şey miydi?
İslam’dan uzaklaşmak , maskaralık mı neydi?
 
Bu gün düştük, lüks, gösteriş sevdasına,
Maddeten terakkiye, manen tedenniye,
Girdik ev diye mezara, villa saraya,
Saadet gözüyle bakmak,elzemdir terakkiye.
 
 
 
 
 
 
 
 
ÖLÜM
 
 
Ölüm gelip bir gün bizi bulacak,
çare yoktur buna, mutlak olacak.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
                        HÜRRİYET
 
Hürriyet, insan için çok tatlı şeydir,
Ona varmak, kolay bir şey değildir,
Bu uğurda can vermek ne güzel şeydir,
Yaşamak için ölmek, en büyük şeydir.              
 
 
 
 
 
 
SAKARYA
 
Erenler yatıyor bağrında senin,
Kıyında gezmişti, Yunus’um benim,
Seni şimdi arıyor, bu gözlerim,
Uyumak zamanı geçti be hancım.
 
Kulak veren za olurmuş hak sese,
İnanmış insana değil mesele,
Yürüyüp yol almak bütün mesele,
Uyumak zamanı geçti be hancım.
 
Arkadaş! Durmayıp, oku kitabı,
Allah’ın ilk emri,”İkra” hitabı,
Mütala eyle, o güzel kitabı,
Ehli sünnet yolun olsun be hancım.
 
Durmayıp ilerle zafer marşıyla,
Zikreder mahlukat kendi şavtıyla,
Sakarya’da yatan ermiş aşkıyla,
Hız alıp yürümek zamanı hancım.
 
Gizlenmiş içinde, çok şey Sakarya
Kulak ver Sakarya’da , şu çıkan sese,
Bağrında fışkıran o zafer var ya,
İnanmış milletin sesi Sakarya.
 
YAVUZ
 
 
İslam birliğini getirip, kurdu bize,
Söyleyin var mı cihanda eşi sizde?
 
 
 
 
 
SAİD NURSİ
 
Nice azgın, nice kızıl o yerleri gezdi,
İmanı sağlamdı, imanlı gönüllerde gezdi
 
 
 
 
 
 
ULUBATLI HASAN
 
Al kanlar içinde bayrağı diker burca,
Ne güzel bir askerdi o, bakın siz yurtça.
 
 
 
 
 
 
DOĞRU
 
Minareler yükselir, sanki göklere doğru,
Yerden yükselen sular, çırpınır O’na doğru.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İMAN
 
İmanlı gönüllerde, ufuklar doğacak,
Saadet tahtının yandığı günler ancak.
 
 
 
 
 
Ufuklar kıpkızıl kan oldu,sardı afakı,
Yüzbinlerin acısı,doldurdu Bağdat’ı.
 
Haneler çöktü,yıkıldı bütün ocaklar,
Dumansız kaldı bacalar,tütmez ocaklar.
 
Dicle ile Fırat,şahit oldu kanlara,
Nice zalimleri gördü ,bu bahtı kara
                      
Düşman hırlayıp durur,zincirleri kırmaya,
İki milyar Müslüman,kaldı bunalmaya.
 
Allah’ım işimiz, kaldı mı artık mehdiye!      
Hani buralardan, zuhur etmişti enbiya.
                      
İbrahim’e sertaş olmuştu buralar,                 
Musa’ya yol vermişti Turu Sinalar.
 
Âd kavminin zalimleri, İremleri yaptılar,      
Surlarını Babiller bu yerlere yaptılar.
                      
İnlemişti vadiler Davut’un namesiyle,
Şimdi ise,inliyor,bombaların narıyla.
 
Allah’ım! Ümüdim de kalmadı,bittim billâhi,
Çaremiz sensin, kalmadı,kurtaracak îlahi
 
 
 
 
 
 
ASLANIM
 
Arkadaş Antep’i düşman kaplamış
Canlar yanmış, feryat, ağıt başlamış
Analar, bacılar, haydi hareket başlamış
Şahin doğuranlar, toplansın buraya
Antep’i düşmandan, kurtarın Aslanım.             
 
Şahinler bir doğar, bir ölürlermiş,
Vatan hasretiyle yanan, bağrı yanıklar,
Toplanın buraya, canlar toplanın,
Vatan elden gidiyor, haydi toplanın,
Antep’i düşmandan, kurtarın Aslanım.
 
Feryat, figan, âh, o gün Antep’i sardı,
Mavzer,tüfek, kılıç evde kalmadı,
Balta, kürek, dirgen, çapa salladı,
Düşmanı kovdu Antep’lim, hürriyet sağladı,
Antep’i düşmandan, kurtardın Aslanım.
 
Cepheden gelmedi, günlerce savundu,
Anteb’in hasretiyle, yandı kavruldu,
Karayılan, Şahinbey, Şehitkamil’ler,
Top yekun düşmana, göğüs gerdiler,
Antep’i düşmandan, kurtardın Aslanım.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bugün gazi şehrimin, şehit bayramı.
Altı bin şehidin, istiklal uğruna,
Seve seve canını, feda ettiği,
Yirmi Beş Aralık Kurtuluş Bayramı.
Antep’i düşmandan, kurtardın Aslanım.
 
Sizler tarihte bize, şeref kattınız,
Al kanlar içinde kalıp, kabre yattınız,
Hürriyet uğruna siz, canlar attınız,
Gök kubbenin altında, şehadet tattınız.
Cennette ebedi, oldunuz Aslanım.
 
 
 
 
 
 
 
 
ŞARKIN HALİ
                                                           12 Nisan 2003
                                                            Cumaertesi
 
Musallat olmuş şarka,garbın nâmusu,           
Perişan bırakmış İslam-ı,kanlı kâbusu.
 
Gördüm şarkı,yer yer başsız kalmışlar,
Evler harap olmuş,yolsuz kalmışlar
 
Beli bükük ihtiyar,yetim yavrular,
Başlar eğilmiş, boynu bükük kalmışlar.
 
Camiler imamsız,esansız kalmışlar,
Sokaklar boş,sadece,secdesiz başlar.
 
Dindaşını öldürüp,bayrak açmışlar,
Savaş adıyla katli,mübah saymışlar.
 
Ağladım durdum,Kerkük’ü sarmışlar,
Düşman deyüp, birbirini kırmışlar.   
 
Her tarafı yakıp,tarihi yok saymışlar,           
Alemi güldürüp,kendini insan saymışlar.
 
Feryad,figan ah,taştı,afakı sardı,                  
Cenazeler ortada,mezarsız kaldı.      
 
Haneler çöktü,yıkıldı bütün ocaklar,
Dumansız kaldı bacalar,tütmez ocaklar.
 
 
    
 
 
 
Gazali İhya’yı yazdı, o da imam,
Ebu Hanife oldu, en büyük imam,
Maraş destanını yazan, Sütçü imam,
Mesleğin kıymetlidir, rehber ol imam.
 
Gururlu olma, mütevazı ol imam,
Sabırla ihlası, vikaye et imam,
Hakkın hatırını sen,âli tut imam,
Gönüller fâtihi, ol Rasul de imam
 
Rasul varken kimse, ona olmadı imam,
Sıddık, Ömer,Osman, Ali rehberdir imam,
Gönüllere hakim,ancak, olursan imam,
Bunları unutma sen,müstakim ol imam.
                                                                            12/12/2005
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
MAVERASIZLAR
 
Sen gideli ya Muhammed,
Tabibler canlara can olmadı
Sen gönüllerin tabibiydin,
Gel gönlüme yâr ol ki;
Kurtulsun çaresizler,
Kurtulsun mâverasızlar.
 
Sen gideli ya Muhammed,
Küs oldu canlar tene,
Kanlarımız aktı boş yere,
Kulaklar sağır, gözler kör oldu,
Sözler birbirine dargın oldu,
Gel içimize kurtulsun çaresizler,
Gel içimize kurtulsun mâverasızlar.
 
Sen gideli ya Muhammed,
Sensiz geçen zamanda,
Giryan oldu gözümüz,
Ömür akıp gitti boş yere,
Kıblemizi terk ettik edeli,
Kan aktı içimize,
Göz yaşı revan oldu,
Gel içimize kurtulsun çaresizler,
Gel içimize kurtulsun mâverasızlar.
 
Sen gideli ya Muhammed,
Değişti aşklarımız, meşklerimiz
Yârenler yâr olmadı birbirine,
Ruhlar öldü, kalpler yetim kaldı.
Akıllar şaşkına döndü.
Tefekkür hiç kalmadı,
Gel içimize kurtulsun çaresizler,
Gel içimize kurtulsun mâverasızlar.
 
Sen gideli ya Muhammed,
Ayaklarımız düştü boşluklara,
Yollar kapandı, gitmiyor yolcu
Mevkuf oldu duraklar,
Gelmiyor hancı,
Hanlar boş kaldı, bekliyor yolcu.
Başlarımız, başsız kaldı,
Bekliyor tabib.
Gel içimize kurtulsun çaresizler,
Gel içimize kurtulsun mâverasızlar.
 
Sen gideli ya Muhammed,
İçimiz hüzünle doldu,
Göz yaşlarımız muhatapsız,
Boynu bükük yetim çocuk,
Irak kan ağlıyor şimdilik,
İslam Âlemi sensiz ve kimsesiz,
Gel içimize kurtulsun çaresizler,
Gel içimize kurtulsun mâverasızlar.
 
Sen gideli ya Muhammed,
Düştük birbirimize,
Irklarımız geçti önümüze
Soluklarından solumadık birbirimize,
Güller sarardı, soldu içimizde,
Sevmedik birbirimizi,
Dert oldu içimizde
Gel ey Muhammed kurtulsun çaresizler,
Gel ey Muhammed kurtulsun mâverasızlar.      
                                         5.3.2006   
                                   Pazartesi Akşamı
 
 
 
      İMAM
İlim onun en yakın, gönül dostu
Mihrabda bulunur, imamın postu.
Kırmaz gönlü imam, dertlinin dostu,
Kavgada hakemdir, önderdir imam.
 
Mihrabda, rahlede, kürsüde imam,
Milletin gönlünde, her zaman imam,
Savaşta, hadarda, rehberdir imam
Zulme başkaldıran, ışıktır imam.
 
Yessirū emrini sen, rehber al imam,
Zorlaştırma camide, kolay kıl imam,
Ümitler dağıt, ümitsiz olma imam,
Allah’ın Rasulunü, örnek al imam,
 
Günahları yuyup, sen yıkayan ol imam,
Cehennemden koruyan,kurtaran ol imam,
Gönüller kazanıp, gönüller kuran imam,
Sarığın gibi gönlünde, ak olsun imam.
 
Saltanat kavgasında, Akşemseddin imam,
Fethin fatihi, Molla Gurani de imam,
Gönüller fethedip, devletler kuran imam,
Günah listesi yazan, sakın olma imam.
 
 
 
 
MEHMET AKİF                                                                             
 
Asırlık derdime derman arayan,
Çaresiz dertlere ferman okuyan,
Geçmiş ve geleceği bir bir arayan
Şiar Akif’i biz anmaya geldik.
 
Zalime karşı hiç asla duramaz,
Zulmü alkışlayıp zalimi sevemez,
Ye’s için o şiir yazamaz ,
Şiar Akif’i biz anmaya geldik.
 
İslam kılıcını almış eline,
cihat sancağını sarmış beline,
Tevhid bayrağını almış eline,
Şair Akif’i biz anmaya geldik.
 
Zillet ve cehlin azim düşmanı,
Hak ve adaletin büyük sultanı,
Mazlumun ahı onun feryadı,
Şiar Akif’i biz anmaya geldik.
 
Hüzün bilmez o bir zerre bile,
Kalbi yumuşaktır pamuktan bile,
İmanı büyüktür dağlardan bile,
Şair Akif’i biz anmaya geldik.
 
10.01.1976
 
 
 
     BAĞDAT
                           28.03.2003
Bağdat gibi diyar oldun,
Gönüllere hep yar oldun,
Sevgililere diyar oldun,
Şimdi ise harabe bir yer oldun.
 
Musul Kerkük harap oldu,
Salasız mevtalar doldu,
Yerler kıpkızıl kan oldu,
Kerbela kanlarla doldu.
 
Kenarı Dicle diye yad oldun,
Tarihlere örnek bir ad oldun,
Kervanlara meskun diyar oldun,
Şimdi ise virane bir yer oldun.
 
Bağdat’ın kapısını Genç Osman açtı,
Bağrında nice güller,çiçekler açtı.
Kerbela da Hüseyin’in kanları saçtı,
Evliya diyarını yad etme ya Rab!
Zalime bu yeri yar etme ya Rab!
 
İmam-ı Azam’ın, metfunu diyarı,
Sahipsiz bırakıp,yok etme ya Rab!
Geylani’nin yattığı mukaddes diyarı,
Küffarın eline, yar etme ya Rab!
İslama bu diyarı yad etme ya Rab!
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Diyarı İslam çaresiz kaldı,
Çokları zevk ü sefaya daldı,
Saltanat uğruna sahipsiz kaldı,
Hüseyin’in diyarını yar etme ya Rab!
Geylani’nin yurdunu yok etme ya Rab!
 
Bağdat’ın üzerine kurşunlar yağdı,
Masumlar her gece mermiyle uyandı,
Evler harap oldu gönüller yandı,
Genç Osman ruhunu yok etme ya Rab!
İmamın kabrini çiğnetme ya Rab!
 
Zalimlerin hırsına yaktılar seni,
Nice canları yıkıp,yaktılar beni,
Küffarın eline attılar seni,
İmamın diyarını yok etme ya Rab!
Kerbela yurdunu yad etme ya Rab!
 
Genç Osman ruhunu yok etme ya Rab!
İmam’ın diyarını yad etme ya Rab!
Geylani yurdunu çiğnetme ya Rab!
Hüseyin’in kabrini yok etme ya Rab!
Kerbela diyarını yad etme ya Rab!
Fuzuli’nin kabrini yok etme ya Rab!
                                                                                             
 
NOT: Yâd :Anma,hatırlama
            Yad: Yabancı,el.
 
 
 
 
 
 
RABBİM
 
Her zerremden fışkıran, günahtır benim,
Bu durumda, ümitsiz değilim rabbim,
Gecem sabahım hep, aynı oldu benim,
Senin kapında el açıp, durdum Rabbim.
 
Düşündüm düşündüm yalvardım Rabbim
Günahım için kapına, geldim Rabbim
Boş çevirme beni, ne olur ey Rabbim,
Gaffar isminle beni, affeyle Rabbim.
 
Âfakı seyredip ben, yalvardım geldim,
Düştüğüm ızdırabı,silmeye geldim,
Gönlümden geçeni ben, çizmeye geldim,
Senin için ben Rabbim, secdeye geldim.
 
Elimi açtım, sana yalvarıyorum,
Günahım çoktur benim, affet Allah’ım,
Dergahın yücedir, ey Gaffar Allah’ım,
Beni de affedip sen, kurtar beni Allah’ım.
 
 
 
 
 
Eyüp gibi yanıp,el aman çektim,
Ben de bu dünya da, çok cefa çektim.
 
Bazen veli, bazen deli göründüm,
Bazen mürşit,bazen Ali göründüm.
 
Benim dünyamı,bilmedi sırdaşım,
Yaratan bilir,beni arkadaşım.
 
Çekmediğim cefa, kalmadı benim,
Tükendi ümidim, billahi benim.
 
Sen varsın İlahi, sana kavuştur,
Huzura al beni, sen de sonuçtur.
 
 
 
           
                                                                    
 
 
 
 
 
 
AYASOFYA
                                   14.02.1976
                        Gördüm Ayasofyayı hazin manzara,
                        Vurulmuş zincire kalmış Allah’a,
                        Yok mu kurtaracak bir Fatih daha,
                        Mahşere kadar kalsın mı Allah’a.
 
                        Ayasofya sessiz kalmamalıydı,
                        Çan sesi onda olmamalıydı,
                        Bülbül sesli hafız inlemeliydi,
                        Ezan sesi orda gürlemeliydi.
 
                        Güvercinler yuva mı yaksın,
                        Papaz orda mum mu yaksın,
                        Müslümana yazık mı olsun,
                        Yad el gibi garip mi kalsın.
 
                        Ah o ne hazin manzara,
                        Ruhumda bıraktı derin bir yara,
                        Öz yurdumdu kaldı ıssız virane,
                        Yok mu kurtaracak bir Fatih daha.
           
                        İbadet tekbir olmuyor sende,
                        Kalbim kaldı bu hazin yerde,
                        Allah’ü Ekber gelmiyor sende,
                        Yok mu kurtaracak bir Fatih yerde.
 
                        Ayasofya seni görmeyecek miyiz,
                        Hazin manzarayı silmeyecek miyiz,
                        Ezan sesi sende duymalacak mıyız,
                        Biz Fatih nesli olmayacak mıyız.
 
                        Ayasofya Sultan Ahmet, durur yan yana,
                        Derin bir manzara veriyor bana,
                        Ayasofya garip kalmış Allah’a ,
                        Yok mu kurtaracak bir Fatih Daha.
TÜRKİYEM
           
                        Dinliyorum radyodan,
                        Seni Türkiye’m,
                        Haberlerin karışık,
                        Güzel Türkiye’m.
 
                        Türkiye’m…
                        Sen hayaller ülkesisin,
                        Güzelsin….fakat,
                        Acip,garip,
                        Ellere kalmışsın.
 
                        Feryat eden,
                        Ağlayan,gülen…
                        Çoktur sende,
                        Derde çare,
                        Yetime mama,
                        Bilmem…
                         veren,Var mı sende?
 
                        Türkiye’m…
                        Senin içinde,
                        Yüceler yetişti,
                        Şimdi gitti onlar,
                        Bilmem…
                        Yerini tutan,
                        Var mı sende?
 
                        Yunus Emre,Yandı gitti.
                        Mevlana nice hamları eritti.
                        Hacı Bektaşi Veli,bilinmez gitti.
                        Bir sis sile böyle gitti.
                        Gelenlere tebliğ etti. 
23.12.1977/13 M.1398
                                   MEKKE
           SANA KAVUŞTUR
                                                           03.04.2003 S.11:30               
                                  
Dinmez idi benim, âhû efganım,
                                   Yaralandı gönlüm, aktı gir yanım.
 
                                   Hasret düştü cana, yaktı bedeni,
                                   Külüm savruldu, kanım,aktı benim.
 
                                   Derdimi canana, anlattım benim,
                                   Gülüp geçti bana ,cananım benim.
 
                                   Eyüp gibi sabrım,kalmadı benim,
                                   Tükendi ümidim, bitti mecalim.
 
                                   Yunus gibi olup,çekmedim cefa,
                                   Yer yüzünde bende,görmedim vefa.
 
                                   Yıllarım geçti gitti,hasretle benim,
                                   Ölüm haberiyle ben, yanıp ta bittim.
 
                                   Âdem’in neslinden, âleme geldim,
                                   Nuh olup dünyaya, yeniden geldim.
 
 
Akdağmadeni’ne
 
23 nisan 2003
Çarşamba
 
 Dağların,ovaların,başkadır, sende güzelliği,
 Yemyeşil ormanla çevrili, tarihi özelliği,
 İnsanları saygılıdır,en başta güzelliği,
Hayırda öndedir,Yozgat’ta özelliği.
 
Beş senede yaptılar, tarihi bir camiyi,
Hayırda yarıştılar,tıpkı sahabe gibi,
Mirasyedi olmayıp,yaptılar bu camiyi,
Tarihe örnek oldular,en büyük özelliği.
 
 
Asırlarca alkışlayacak, nesiller sizleri,
Fatihalar okuyup, şad edecek sizleri,
Unutmayıp yâd edecek, ömür boyu sizleri,
Akdağ’ına tarih olup, anacaklar sizleri.
                       
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
                                    HU’LARLA
                                               21.05.2003
                                                   S.22:30
           
                        Hu “hu” larla yüceldi, benim efkarım.
                        Daldım deryalara,ufkum açıldı,
                        Erenlerle bende,sırlara daldım,
Açıldı gözlerim,hu diye kaldım.
 
                        On sekiz bin alem hu lara daldı,
                        Cümle mahluk, ondan feyizler aldı,
                        Zatın kemalini,buldular hu da,
                        Dostlar bir birini,sevdiler hu da.
 
                        Aşıkların gönlü,dolar hu larla ,
                        Sevgi pınarları,çağlar hu larla,
                        Levlake sırrına,erer hu larla,
            Dostlar birbirini sever hu larla.
 
                        Gizli hazineyi,hu larla açtım,
                        Hikmet deryasını,hu larla geçtim,
            Melekler dünyası,arşa ulaştım,
                        Dostlar meclisinde hu lar dan geçtim.
 
                        Hu larla açıldı, bütün kainat,
                        Lerzeye gelirdi, koca mevcudat,
                        Sallandı durdu,arz ile semavat,
                        Hu deyüp zikreder, koca kainat.
 
                        Hu larla gittim ta arşu alaya,
                        Selam verup vardım ol enbiya ya,
                        Söylediler selam,pir Mustafa’ya,
                        Hu deyüp zikreder, Arşu âlaya.
 
 
 
 
 
 
NUR
 
Hira dağında parlayıp, afakı sardı nur,
Zulmetleri yıkıp, cihanı doldurdu bu nur.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
MÜRŞİD
 
Koyun olup hazmedip de vermeli,
Kur’an-ı rehber bilip, daima inlemeli.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
YUNUS
 
Yunus’un gönlünde alevler yandı,
Hakka aşıktı o, her on yalvardı.
 
 
 
 
 
 
 
GÜL ŞEHRİ
 
Gül devrini gören, peygamber şehri,
Milyonları aşan, kalplerin şehri,
Âlemin güneşi, sahabe şehri,
Saadet asrını gören, gül şehri.
16 ŞABAN 1977
 
 
 
 
 
 
 
BEN OLSAYDIM…..
Halime ’nin bağrında
Halib ile büyüdün
İnsanlığı Mekke’den
Davetinle bürüdün
Bir dinleyen de, ben olsaydım.
Hicretin esnasında
Yatağında yatan
Ali’nin yanında
Güvercini gören
Bir göz de ben olsaydım..
Sahabenin yanında
Ömer ile Osman’ın
Ebubekir ’in yanında
Bilal ’in ezanını
Bir dinleyen de , ben olsaydım…
Hira nur da-ğında
İkra ile duyurulan
Cebeli rahme de
Veda ile buyurulan
Bir dinleyen de, ben olsaydım..
              Uhud ‘un bağrında
Hendeğin civarında
Kubbetul Hadra da
Medine’nin bağrında
Bir yanan da, ben olsaydım…
Hayberde susuzluktan
Çile çeken ashabınla
Yana yana kavrulan
Ciğeri püryan olan
Bir susuzda, ben olsaydım…
Susuz kalsaydım çöllerde
Yanıp yanıp ölseydim
Kavrulup sana dönseydim
Ashabınla beraber
Bir kavrulanda, ban olsaydım…
Habeşistan diyarında
Muhacirinle beraber
Caferi Sadık’ın yanında
Necaşi’ye cevap veren
Bir dilde, ben olsaydım…
Kurtuluşa erenlerin
Saf saf olup duranların
Kalpten sana uyanların
Sevgi bağı kuranların
Bir demet bağı da, ben olsaydım..
Ağaçları secdeleyen
Taşları zâkir eyleyen
Suları parmağından
Gönülleri sulayan
Bir damla suda, ben olsaydım..
Mekke ‘de Batha da
Sıcak kumların bağrında
Bilal in yanında
Allah Allah diyen
Bir dilde, ben olsaydım…
Sabreden Âli Yasirle
Sümeyye ’nin yanında
Taif’te akan kanda
Taşların muhatabı
Bir damla kan da, ben olsaydım..

 
 
 
 
 
 
Uhud da Hendek de
Sevenlerle beraber
Mekke de Sevr’de
Gönlü seninle beraber
Bir gönülde, ben olsaydım…
Niyaz eden diller ile
Gece ile gündüz ile
Bilal’in ezanıyla
Ağlayan gözlerde
Bir damla yaşta ben olsaydım…        
Kabe de Hira da
Arafat ta Mina da
Hem orada hem burada
Sana açılan eller ile
Bir elde, ben olsaydım.
Yanıp yanıp yansaydım
Medine de olsaydım
Arafat’ın bağrında
Kabe’nin yanında
Bir ah eden de ben olsaydım…
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
GÜL
Gül demezler güle gülmeyince gül,
Sev demezler güle olmayınca gül
Kaderimde bir gül, olur dikenli gül
Sarardım soldum ben, ilkbaharda gül.
 
Muhammed Mustafa tarihte bir gül
Halimize bakıp ta ,ağlama ey gül
Ne olur bırakma bizi, bize de gül
Muhtacız şefaatine daima ey gül!
 


[1] Merhum aslen Konya’ lı olup Medine’de yaşadı. Arif Hikmet Kütüphanesinin müdürlüğünü yaptı. Kendisi Medine’ de vefat etmiştir.
[2] ARİF HİKMET KÜTÜPHANESİ, Osmanlı döneminden kalma Arapça ve Osmanlıca eserlerin olduğu bir kütüphane olup Mescidi Nebevi’nin kıblesindeydi. Şuan bu kütüphane yıkılmış olup, içindeki kitaplar Abdülaziz kütüphanesine nakledilmiştir.
 
ÖNEMLİ LİNKLER  
  TC Kimlik No
Vergi Kimlik No
SSK Hizmet Dökümü
İnternet Vergi Dairesi
Motorlu Taşıtlar Vergisi
Telefon Rehberi
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSS Sonuçları
KPSS Sonuçları
KPDS Sonuçları
LES Sonuçları
TUS Sonuçları
ÜDS Sonuçları
ALS Sonuçları
DGS Sonuçları
Diğer Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Takvimi
E-Devlet Linkleri:
Devletim.com
Online Hizmetler
Milli Eğitim Bakanlığı
Üniversiteler
Sağlık Bakanlığı
Emeklilik Hizmetleri
Hukuk ve Adalet
Emniyet Hizmetleri
Ekonomik ve Mali İşler
İş ve Eleman Arama
Genel Devlet Kurumları
Bakanlıklar
Valilikler
Belediyeler
Kaymakamlıklar
Siyasi Partiler
Silahlı Kuvvetler
Sivil Toplum
Engelli Sayfaları
Elçilik - Konsolosluklar
Avrupa Birliği
K.K.T.C.
Turizm
Tatil ve Gezi Rehberi
Deprem Linkleri
Haber Kaynakları
 
ARKADAŞINA TAVSİYE ET  
  P align=center>http://www.hasanisiklar.tr.gg

 
NAMAZ VAKİTLERİ  
   
YEREL GAZETELER  
 

Gaziantep Gazeteleri

 
Medya player SN.Muhsin YAZICIOĞLU'nun Üşüyorum Şiiri: KOD:
Bu arkaplan müziği: KOD: Bu resmi akan Şiir mısraları ve şiir müzik: KOD:



Üşüyorum

Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana
ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..

Muhsin YAZICIOĞLU



---------------

sitene ekle Bu bannerınla çalacak şiir müziği: KOD: Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol